Teknoloji trendlerini tahmin etmek zorlu bir iş, özellikle de bunu tüm dünyanın birdenbire tersyüz olduğu bir yılın ardından yapmaya çalışıyorsanız. Son derece olağandışı bir yıl olan 2020’de, normalde yıllar sürecek bir dijital dönüşüm süreci koşullar gereği birkaç aya sıkıştırılmak zorunda kaldı ve hem kişisel yaşantımız hem de çalışma şeklimiz bu durumdan derin ve kalıcı bir biçimde etkilendi. COVID-19 tüm sektörler genelinde her işletmenin dijitale uyum sağlama sürecini hızlandırdı. Bunun yanı sıra, dijital altyapı ve teknolojinin ticari başarıdaki kritik önemi de bu sayede bir kez daha vurgulandı.
Bu yıl ve sonrasına yönelik teknoloji ve dijital altyapı trendleri ile ilgili tahminlerimizi tartışmak amacıyla çeşitli Equinix birimlerinde görev alan teknoloji uzmanları olarak bir araya geldik. İşte tahminlerimiz:
Bulut tabanlı altyapı hakim olacak
Geleneksel altyapının, günümüzün dijital ticaret sektörünün taleplerini karşılayabilecek bir şekilde tasarlanmadığı bir sır değil.
Dijital işletmeler giderek artan bir hızla modern yazılım yığınları ve açık kaynaklı, bulut tabanlı teknolojilere geçiş yapıyor. Basitçe anlatmak gerekirse, bulut tabanlı yaklaşım, mikro hizmetler, API öncelikli tasarım ve DevOps gibi bulut bilgi işlem teknoloji ve ilkelerinin yanı sıra kapsayıcı düzenleme (ör. Kubernetes), hizmet ağları (ör. Istio) ve sabit altyapı gibi ilgili bulut bilişim imkanlarından faydalanmayı teşvik eden bir yazılım geliştirme yaklaşımıdır.
Bu teknolojiler bir araya gelerek kuruluşların hızla küresel ölçekte dağıtılıp kullanılabilecek, ölçeklendirilebilir uygulamalar oluşturmasını, çalıştırmasını ve düzenlemesini sağlar. Bu tür durumlarda genellikle bir hibrit çoklu bulut mimarisinden faydalanılır. Bu yöntemle dağıtılıp kullanıma hazır hale getirilen yazılımlar giderek daha katılaşan bazı gecikme, kullanıma hazır olma, performans ve çeviklik kriterlerine tabi tutulur ve kendini hazırlama, otomatik ölçeklendirme ve kendini onarma gibi görevlerde altyapı tarafından sağlanan yazılım desteğine büyük bir ihtiyaç duyar.
Bu nedenle dijital altyapı her zamankinden daha da önemli. Normal koşullarda yıllar sürecek bir dijital dönüşüm süreci yalnızca birkaç ayda gerçekleşti ve bu trend gelecekte de hızlanarak devam edecek. IDC tarafından “çıkarılan dersler doğrultusunda, 2021 yılının sonuna kadar işletmelerin %80’inin bulut merkezli altyapı ve pandemi öncesine kıyasla iki kat daha hızlı uygulamalara geçiş yapmaya yönelik yeni mekanizmalar oluşturacağı” tahmin ediliyor.[i]
Bu değişim, geleneksel altyapının tasarlanma biçiminde temel bir değişiklik anlamına geliyor.
Modern dijital altyapı (veri merkezi, ağ ve donanım), API’ler aracılığıyla tamamen soyutlanmalı ve yazılım aracılığıyla düzenlenmelidir. Bu yaklaşım, uygulama geliştiricilere dağıtılmış altyapıyı yazılım hızında kullanıma hazır hale getirme ve yönetme yetkisi verir. Böylelikle uygulama geliştiricileri asıl önemli olan şeylere, yani yenilik yapma ve harika uygulamalar oluşturmaya odaklanabilirler. Bu tür soyutlamalar, altyapı durumunun gerçek zamanlı gözlemlenebilirliğini sağlayacak işlevler oluşturmayı ve herhangi bir bileşen veya bileşen kombinasyonu için istenen durumun uçtan uca, uçtan(edge) çoklu buluta kadar bildirimli olarak tanımlanabileceği programlama arabirimleri geliştirmeyi gerektirir.
Böyle bir çerçeveye sahip olunduğunda, dağıtılmış altyapının kullanıma hazır hale getirilmesi ve yönetilmesi için yalnızca kapalı döngü prensibiyle çalışan, uyarlanabilen bir dağıtılmış sistem oluşturulması yeterlidir. Bunun geniş ölçekte etkili bir şekilde başarılabilmesinin tek yolu ise yazılım ve açık kaynaklı teknolojilerdir.
Yazılım tanımlı altyapıya ilişkin vizyonumuz, otomatikleştirilebilen her şeyin yazılım aracılığıyla otomatikleştirilmesi gerektiğidir. Temel fiziksel aygıtlara ait olan iş yükünün sanallaştırılması veya kapsayıcılı hale getirilip soyutlanabilmesi imkanı beraberinde kod olarak altyapı, sabit altyapı gibi yeni yaklaşımlar getirmiş, özellikle hibrit çoklu bulut ortamında altyapı kaynaklarının hızlı bir şekilde geliştirilmesi ve uygulama zaman dilimlerinin kısaltılmasını mümkün kılmıştır.
2021 yılında bulut tabanlı teknolojiler ve uçtan çoklu buluta dijital altyapı düzenleme, altyapı yığınının hemen hemen her katmanında hızlı bir şekilde benimsenerek yaygın hale gelecek.
See How Digital Leaders Are Prepared for Whatever Is Next
GXI Vol. 4 tracks shifts in the digital economy and their impacts on digital business. Explore how leaders use their digital infrastructure to fuel growth, where it’s happening and how you can use interconnection to stay competitive.
Learn moreÖnce-Uç Paradigması Yeniliği Körükleyecek
Seçkin VP Gartner analistleri Nick Jones ve David Cearley, “2023 yılına kadar işletmeler tarafından üretilen verilerin %50’den fazlasının veri merkezi veya bulut dışında oluşturulacağını ve işleneceğini, 2019 yılında ise bu oranın %10’dan daha az olduğunu” ifade etti.[ii] Hem günlük hayat hem de iş dünyasının giderek artan bir hızla uca doğru ilerlediği dünyamızda, bilgi işlem sistemleri de benzeri görülmemiş bir hızla merkezi veri merkezlerinden uzaklaşıp veri oluşturma ve tüketim kaynaklarına yakın uç(edge) noktalarda konumlandırılan, birbirine bağlı dağıtılmış ağlara doğru yol alıyor.
Görüntülü konferanslar, ortak çalışma araçları, çevrimiçi video yayınları, video oyunları ve araç paylaşımı gibi alanlarda kullandığımız birçok modern uygulamanın mimarisi uçta otomatik ve esnek kullanım için sıfırdan oluşturulmaya başlanıyor. Birden fazla kaynak tarafından üretilen büyük miktarda verinin uçta hızlı bir şekilde işlenmesi gerekiyor. Uç, aynı zamanda birçok uygulama ve mikro servisin düşük gecikme süreleriyle birbirine bağlanarak mümkün olabilecek en iyi kullanıcı deneyimini sağlamaya çalıştığı yer. Dağıtılmış uygulamaların uçtan çoklu buluta doğru birden fazla uç noktası ve altyapı katmanı çapında kullanıma hazır hale getirilmesi, mimariler arası farklılıkların iyi kavranmasını ve kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesini elzem kılıyor. Kullanılabilirlik alanlarının tasarımı, dağıtılmış hizmet ağları, trafik yönetimi, veri ardışık düzenleri, güvenlik, önbelleğe alma ve durum yönetimi (durum bilgisi olan/olmayan) bu değişkenlerin bazı örnekleri olarak sıralanabilir.
Dahası, işlemler ve veri uca doğru kayarken, elbette uca özgü yeni altyapı kısıtlamaları ortaya çıkacaktır. Ayak izi, güç, ağ, işlem ve depolama donanımı ile ilgili kapasite ve kullanılabilirlik gereksinimlerinin yanı sıra, modülerlik ve genişletilebilirlik, çok kiracılı, tam otomatik operasyonlar (NoOps) ve çeşitli veri merkezlerini kapsayan kullanılabilirlik bölgeleri bunlara dahildir. Bu kısıtlamalar ve daha fazlasının eşzamanlı olarak anlaşılması ve optimize edilmesi gerekecektir.
2021 yılında, uç öncelikli kullanımların ve uçtaki dağıtılmış altyapıyı güvenilir bir şekilde ölçeklendirme ve düzenlemenin yarattığı karmaşıklığa çözüm getirmeye yönelik yeni teknolojilerin tüm altyapı yığınlarında yayılmaya devam ettiğini göreceğiz.
5G, Optimal Olarak Yerleştirilen Uç Altyapısıyla Güçlendirilecek
5G, teknoloji bakımından önemli bir dönüm noktası. Geniş bantın geleneksel kablo hatlarının yerini alması gibi, 5G’nin de zamanla kablosuz hatların yerini alacağını öngörüyoruz.
2021, işletmelerin altyapı geliştirme planlamalarında 5G’yi de ele almaya başladığı yıl olacak. Yüksek performanslı 5G özellikleri, uca kadar en uygun biçimde uzanan fiziksel bir altyapı gerektirir. İşletmeler uygulamaları ve “sabit uçlu” BT ortamlarını 5G erişimine yakın noktalara, çekirdek fonksiyonları ise buluta bitişik, birbirine sıkıca bağlı veri merkezlerine yerleştirerek bu yeni ve güçlü teknolojiden faydalanabilecek. Yeni dijital altyapı ile mevcut makro-uç veri merkezlerinin birleşimi büyük miktarda veri ve düşük gecikme süreli dağıtılmış işlem kaynakları ile bilinen yeni ve güçlü bir mimari model oluşturacak. Bu yeni gelişmeler, beraberinde daha önce bu tür ilerlemelerden yararlanamayan yeni kullanım alanlarına uygun yeni bilgi işlem yaklaşımlarını getirecek.
Bir erişim ağı teknolojisi olarak 5G, daha geniş kapsama alanı, daha yüksek güvenilirlik, daha yüksek bant genişliği ve daha iyi güvenlik sağlayacak. 100 kat daha hızlı veri hızları (multi-Gbps), son derece düşük radyo erişim ağı gecikme süresi (1 ms’ye kadar) ve yüksek cihaz yoğunluğu dahil olmak üzere kapasite ve performansta önemli iyileştirmelerle daima etkin, her yerde bulunan bir deneyim sunacak. Sahip olduğu bu özellikler sayesinde robotik, insansız hava araçları, sürücüsüz araçlar, teletıp ve dokunsal(tactile) internet gibi alanlarda yepyeni fırsatlar ve yeni olanaklar sağlayacak.
Ancak 5G vaadini ve bu teknolojinin gerçek vizyonunu gerçekleştirmek pek kolay olmayacak. 5G kurulumları küresel çapta ivme kazandıkça başarı, üreticiler ve tüketiciler için zengin bir dijital ekosistem oluşturmanın yanı sıra, spektrum, radyo erişim ağı, uç veri merkezleri, ulaşım ağları, donanım ve ara bağlantı dahil olmak üzere temel altyapı alt katmanının çok değişkenli işlevini optimize etmeye de bağlı olacaktır.
Bugün, ABD kent/metropol nüfusunun yaklaşık %80’i 10 milisaniyelik bir ağ gidiş geliş süresi ile Equinix veri merkezlerine bağlanabilir. Bu makro uç veri merkezi yerleşkeleri, genel bulutlara, ağ sağlayıcılarına, içerik sağlayıcılara ve kuruluşlara kapsamlı bir şekilde bağlıdır ve 5G trafiğini doğrudan ve yerel olarak dağıtmayı mümkün kılan bir çerçeve oluşturur. Bu sayede “sabit taraf” ekosisteminin 5G ağına verimli bir şekilde bağlanabilmiş olur.
Yeni iş modelleri ve kullanım alanları yaratabilme potansiyeline sahip heyecan verici bir diğer 5G özelliği ise, mimarların gecikme, aktarım hızı veya güvenlik gibi belirli gereksinimler için aynı fiziksel ağdaki çeşitli bileşenler arasında ara bağlantı oluşturmasına ve bu bağlantıları yönetmesine olanak tanıyan ağ dilimleme özelliğidir. 5G özellikli uygulamaların internet ve genel veya özel bulutlarda bulunan çeşitli kaynaklara ve tercihen kullanıcı düzlemi fonksiyonu (UPF) yakınında konumlandırılan uç işlem iş yüklerine bağlanabilmesi gerekir.
İleri düzey 5G kullanım durumları ölçeklendirilmeye başlanmadan önce temel altyapıda köklü değişiklikler yapılması gerekecektir. Equinix için 5G’yi gerçeğe dönüştürmek, bir yandan mevcut altyapı ayak izinden ve yeteneklerinden faydalanırken, diğer yandan da uca doğru uzayan potansiyel bir bağımsız, çok kiracılı fiziksel altyapı dağıtımından faydalanabilecek olası kullanım alanlarını belirlemek ve bu doğrultuda plan yapmakla başlar. 5G veri merkezleri ve fiziksel altyapısının modern, ölçeklendirilebilir, esnek, ara bağlantılı, bağımsız ve çok kiracılı olması gerektiğine inanıyoruz.
Yapay Zeka Dağıtılacak ve Uç Noktaya Doğru İlerleyecek
Yapay zeka kesinlikle yeni bir kavram değil, ancak hem makine öğrenimi hem de derin öğrenmedeki ilerlemelerle yapay zeka, tıpkı elektriğin yaklaşık 100 yıl önce yaptığı gibi neredeyse her sektörü dönüştürmeye hazırlanıyor. IDC’ye göre 2022 yılında karma bir çalışma modeli benimseyen kuruluşların %80’i çevik bir iş modeli sunabilmek ve gerçek zamanlı içgörü edinebilmek için yapay zeka destekli ve güvenli bir uç altyapısına dört kat daha fazla bütçe ayıracak.[iii]
En büyük yapay zeka eğitimlerinde kullanılan işlem miktarı katlanarak arttı. İşlem miktarı neredeyse her üç buçuk ayda bir ikiye katlanıyor ve yapay zeka algoritma verimliliği her 16 ayda bir ikiye katlanıyor.[iv] Bu ölçüler, Moore Yasası’nda belirtilen iki yıllık ikiye katlanma dönemini büyük ölçüde gölgede bırakıyor. Hem donanım hem de algoritma verimliliğinde bu derece yüksek gelişme oranları, daha fazla yapay zeka iş yükünün daha az donanım ve işlem kaynağı kullanılarak yürütülebilmesini sağlıyor. Yapay zekanın benimsenmesi ve yaygınlaşması tüm sektör ve kuruluşlarda hızla devam ettiğinden, bu değişim oranı 2021 yılı ve sonrasında artmaya devam edecektir.
Tipik bir yapay zeka iş akışında, büyük miktarda veri toplanır ve modelleme için önceden işlenir. Eğitim modelleri daha sonra tahmin veya çıkarım için kullanılır ve yinelemeli olarak iyileştirilebilir. Yapay zeka algoritmaları ve eğitimleri, büyük veri kümeleri ve otomatik ölçeklenebilen hesaplama kümeleri ile en iyi şekilde çalıştığından, genel bulutlar geleneksel olarak yapay zekayı dağıtmak için çekici bir yer olmuştur. Ancak, sayısı giderek artan bazı kullanım durumları için yapay zekanın dağıtılmış bir şekilde ve uçta kullanılması gerekmektedir.
Bu durumlarda, gecikme, performans, gizlilik ve güvenlikle ilgili ek bir dizi katı gereksinim, bazı yapay zeka veri ve işlemlerinin hem çıkarım hem de eğitim için kullanıcılara ve veri oluşturma/tüketim kaynaklarına yakın olmasını gerektirir.
Yapay zeka eğitim iş yüklerini uçta çalıştırmak söz konusu olduğunda, dikkate alınması gereken bazı hususlar vardır. Bunların arasında güç, performans, veri gizliliği, veri güvenliği, veri toplama ve sadelik vardır. Benzer şekilde, uçta çıkarım için dikkate alınacak noktalar arasında ise gecikme, kullanılabilirlik, cihaz kaynakları, veri gizliliği, veri güvenliği ve toplama yer alır.
2021’de, hem yapay zeka eğitimi hem de çıkarım için uçta yapay zeka kullanımının hız kazanmasının yanı sıra, altyapı dağıtım otomasyonu ve hibrit çoklu bulut yapay zeka ortamlarının düzenlenmesi için gelişmiş hizmet özelliklerine de şahit olacağız.
See How Digital Leaders Are Prepared for Whatever Is Next
GXI Vol. 4 tracks shifts in the digital economy and their impacts on digital business. Explore how leaders use their digital infrastructure to fuel growth, where it’s happening and how you can use interconnection to stay competitive.
Learn moreVeri Merkezleri Kendi Enerjilerini Üretecek
Küresel iklim krizi her gün daha ciddi bir hal alırken, dünyanın önde gelen kuruluşları kurumsal sürdürülebilirlik hedeflerini olumsuz etki yaratmaktan kaçınmak yerine olumlu değişiklik yaratmak şeklinde değiştirmeye başladı. Şirketler, en azından, Paris Anlaşması hedeflerine uygun stratejiler geliştiriyor ve küresel ekonomilerin acilen karbondan arındırılması gerektiğini kabul ediyor.
IDC, “2025 yılına kadar, G2000 şirketlerinin % 90’ının, BT donanım tedarik zincirlerinde yeniden kullanılabilir malzeme kullanımı, tedarikçilerin tesisleri için karbon nötr olma hedefleri belirlemesi ve daha az enerji kullanımını iş yapmanın önkoşulları olarak benimseyeceğini ” öngörüyor.1
Bugüne kadar birçok veri merkezi şirketi enerji tüketimlerini ve bunun yarattığı karbon salınımını yenilikçi tasarımlar ve enerji verimliliği önlemleri ile yönetiyordu . Ancak bazı operatörler işleri bir adım daha ileri taşıyarak ve %100 yenilenebilir enerji ve karbon nötrlüğü sağlama taahhüdü verirken, bazıları Avrupa Birliği (AB) Yeşil Anlaşmasına uyum sağlayarak 2030’a kadar tüm veri merkezlerinde tam karbon nötrlüğü sağlanması çağrısında bulundu.1 2021’de dijital ekonominin genişlemeye ve hızlanmaya devam etmesiyle birlikte, veri merkezlerinin olumlu bir çevresel etki yaratma sorumluluğuna sahip kilit bir konuma gelmesi bekleniyor.
2021’de, ilk büyük “şebeke ve sürdürülebilirlik” odaklı veri merkezi projelerine yönelik çalışmaların başlamasına tanık olacağız.
Veri merkezlerinin olumlu bir çevresel etki yaratabilmesinin çeşitli potansiyel yolları mevcut. Hava durumu tahminleri, kullanım ve talep düzenleri ve yük atma gibi özellikleri doğru bir şekilde birleştirebilen barındırma platformlarının geliştirilmesini etkilemek gibi dolaylı fırsatlar, ya da bölgedeki büyük enerji depolama çözümlerinden faydalanarak esnek ve anında ulaşılabilen güç kaynakları sunmak veya atık enerjiyi ısı olarak kullanarak yerel enerji ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunmak gibi olası eylemler bu yollardan bazıları.
Nötr olmadan olumlu etki yaratmaya doğru geçiş teknoloji odaklı bir yaklaşım gerektirecek. Aynı zamanda konuya büyük ilgi duyan taraflarca küresel ve yerel ekosistemler oluşturulması gerekecek. Uzun vadede, bu eğilimin yakınsaması ve ultra düşük gidiş dönüş gecikme süreleri gerektiren yeni nesil uygulamaların ortaya çıkışı veri merkezleri konumlarında bir değişikliğe neden olacaktır. Yeni nesil veri merkezleri, dağitıilmış hale getirilip topluluklara entegre edilecek ve bilgi işlem, bağlantı, güç ve ısı için kullanılan dayanıklı ekosistemler olarak işlevini sürdürecektir.
Sürdürülebilirliğe verilen önemin artması ile birlikte tasarım, operasyon ve güç yönetiminden yeni nesil yakıt hücreleri ve soğutmaya kadar birçok konuyu kapsamına alan açık veri merkezi altyapı standartlarına geçiş başlayacaktır. Bu eğilim, ekipman sağlayıcılarının kritik görev veri merkezi tesisleri yeni platformlar geliştirirken karşılaştıkları büyük engelleri hafifleterek veri merkezlerindeki yenilikleri hızlandıracak ve şebekelerin önem kazanmasında kilit bir rol üstlenecektir.
Kolaylaştırıcı teknolojilerdeki ilerlemeler (kısmen daha açık donanım platformları ve satıcılar arasında daha iyi birlikte çalışabilirlik sayesinde); yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve toptan enerji piyasalarına entegrasyon yoluyla iklim değişikliğinin çözüm aciliyetinin artması; depolama ve uçtan uca daha düşük gecikme süreleri gerektiren yeni platformların beraberinde getirdiği zorluklar ve bilgi işlem ve ağ kaynaklarını uca kaydırma ihtiyacı gibi bir dizi etken yeni nesil şebeke odaklı veri merkezi projelerinin üretilmesine vesile olacaktır.
Gelecek için dijital altyapıyı şekillendirmek
2021’in 2020’den daha öngörülebilir ve daha az şaşırtıcı olmasını temenni etsek de, işlerin artık eskisi gibi olmayacağı açık. Dijital büyüme ve hızlanma kalıcı olacak. Bu farkındalık ise dijital liderlerin kuruluşlarına açık bir avantaj sağlayacak teknolojileri ve trendleri benimseme ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bu makro trendleri anlayan ve benimseyen iş ve teknoloji liderleri sürekli değişim halinde olan geleceğimize katkıda bulunmaya daha hazırlıklı olacaktır.
Equinix’te, bu dönüştürücü teknolojilerin en iyilerini Platform Equinix®’in her katmanında (veri merkezi, ara bağlantı ve bare metal) sürdürülebilir bir biçimde kullanıyor ve dijital liderlerin dijital altyapılarını bir araya getirmelerine ve birbirine bağlamalarına yardımcı oluyoruz. Bu sayede, özelliklerin yazılım hızında uçtan uca düzenlenmesini mümkün kılıyor, API’ler, açık kaynaklı araçlar ve bulut tabanlı teknolojilerinden faydalanarak yarının avantajlarını müşterilerimize bugün sunuyoruz.
Dijital büyümeye yön veren bu ve diğer trendler hakkında bilgi edinerek değişimi bir avantaja dönüştürebilirsiniz. Küresel Bağlantı Endeksi 4. Sayısını şimdi indirin.
[i]. “IDC FutureScape: Worldwide IT Industry 2021 Predictions,” IDC, October 2020, Doc #US46942020.
[ii]. Nick Jones and David Cearley, “Top 10 Strategic Technology Trends for 2020: Empowered Edge,” Gartner, March 10, 2020, ID G00450640.
[iii]. “IDC FutureScape: Worldwide Future of Digital Infrastructure 2021 Predictions,” IDC, October 2020, Doc #US46470820.
[iv]. Raymond Perrault et al, “The AI Index 2019 Annual Report,” AI Index Steering Committee, Human-Centered AI Institute, Stanford University, Stanford, CA, December 2019.